Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Cumhuriyeti bizim yapacak, kültürdür! 

Cumhuriyetin 95.yılını kutladığımız bugünlerde asıl sormamız gereken sorular, “Cumhur ne durumda?” ve “Cumhursuz bir cumhuriyet nasıl olurdu?” olsa gerek! 

“Cumhur’’ cumhuriyetin olmazsa olmazıdır! 

Cumhurun iradesi tecelli ederse ancak cumhuriyet rejiminden söz edilebilir! 

95 hatta 142 yıl öncesi Meclis-i Mebbusan’ın açılışından bu zamana kadar cumhurun durumu ve cumhuriyetimizin seyri sağlıklı bir şekilde sürebilmiş midir acaba? 

Bu soruların cevabının ne olduğu, hepimizin malumudur aslında! 

Bu serüven sağlıklı bir şekilde olmamış, olamamış, olması da istenmemiştir! 

Çünkü cumhura sadece askerlik, vergi verme dışında hiçbir alan bırakılmamış, bunların dışındaki alanlar da, cumhurun kültürü dışında kültürler tarafından işgal edilmiştir maalesef! 

İfademin çok ağır olduğunun farkındayım, lakin gerçeğin de bu olduğu yaşadığımız hadiselerle ortadadır! 

Şunun şurasında elli küsur yıllık hayatımda, bu durumun gerçeğinin de bu olduğunu ispat edecek sayısız yaşanmış hadise sayabilirim! Benden önceki nesillerin yaşadıkları ise dinlemeye, okumaya bile tahammül edilemeyecek derecede vahimdi! 

Misal, Meclis-i Mebbusan’ın, ölümünün 100.yılını andığımız merhum Sultan II. Abdülhamid Han’ı azletme kararı! Bu kararı alanların, kararı yüzüne karşı okuyan heyetin içerisindekilerden biri de, merhum Sultan’ın suratına sırıtarak bakan Selanik Mebusu Emanuel Karasu idi! 

1960 İhtilali ve akabinde merhum Menderes, Zorlu, Polatkan’ın idam edilişleri! 

En hazini de, merhum Menderes’in dayanamayıp intihara kalkışması, iyileştirilmeden idam edilişi! 

1960 İhtilalinden sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sürüklendiği maceralar! 

70 Muhtırası neticesinde idam edilen Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam sebebi, banka soygunları mıydı yoksa, ‘’Altıncı filo defol’’ çıkışları mı? 

12 Eylül 1980! 

Bendenizin de bizzat şahit olduğu bu dönemde, bizlerin ve bizden önceki ağabeylerimin C5’de işkencehanelerde, idam sehpalarında can verişleri! 

Akabinde Avrupa’nın şımarık çocuğu Yunanistan’ın NATO’ya girişi, sonrasında da NATO’nun bize parasını ödediğimiz silahları vermeyip, vatanımıza kasteden terör örgütüne binlerce tır bedava silah vermesi! 

Peki ya, bütün bunlar zuhur ederken cumhur neredeydi ve neden bir şey yapamadı? 

Peki, bundan tam 99 yıl önce 31 Ekim 1919’da, Sütçü İmam’ıyla düşmana ilk kurşunu sıkan Maraş ne oldu da, adı Kahramanmaraş olduktan sonra kendi devletinde bu gidişata dur diyemedi? 

Korkak mıydı? 

Asla! 

Sebebi, cumhur cumhuriyeti tanıyamadı, cumhuriyetle tanışamadı, cumhuriyet cumhura yabancıydı. 

Çünkü, cumhuru cumhur yapan kültürüydü ve bu yeni cumhuriyet onun kültürünü aşağıladı, ötekileştirdi, itibarsızlaştırdı! 

Cumhuriyet cumhurun fıtratına en uygun bir rejimken, cumhurun kültürüne uyguladığı muameleyle cumhurla buluşamadı! 

Çünkü, işgal kuvvetleri yani yedi düvel asıl düşmanı hedef almıştı, o da cumhurun kültürü! Cumhurun kültürü ortadan kalkarsa soğuk savaşla yapamadığını daha kolay yapacaktı hem de zenginliğine zenginlik katarak! 

Dolayısıyla da cumhur sadece vatan savunmasında evladını Nazımiye’de donma pahasına da olsa vererek, canı ve kanıyla vatan toprağına sarıldı! 

Mesele budur! 

Cumhuriyetin sağlıklı işlemesi, cumhurun iradesinin tecellisi ile olur! 

Cumhurun iradesi ise kütürdür! 

Tez elden kültürel milli mücadele başlatılmazsa cumhuriyetimiz olamayacaktır! 

Vesselam.